GÜLCEMAAT DİYARINA HOŞGELDİNİZ
   
  Yeni islami Portaliniz
  ORJİNAL VESİKALARIYLA: SÜNNETLERİ KAZA ETMELİYİZ.
 

Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra nafile namaz kılardı. Allah rızası için namaza diye niyet ederdi. Peygamber efendimiz, farzlardan önce veya sonra nafile namaz kıldığı için bize bu namazları kılmak sünnet olmuştur. Yani farzlar ile beraber kılınan sünnetlerin hepsi nafiledir. Sünnet diye niyet etmek şart değildir, nafile dense de, Allah rızası için namaza... dense de olur.
Şimdi biz, farzın yanında nafile veya kaza namazı kılsak yine o sünneti işlemiş oluyoruz. Gece teheccüd namazı için kalkıp iki rekat nafile namaz kılsak, sonra baksak ki, sabah namazının vakti girmiş, artık sünnet kılamayız, kıldığımız iki rekat nafile sünnet yerine geçer. (Eşbâh)


Farz kazası olanlar, bildirilen nafile namazların vaktinde kaza namazı kılmalıdır! Hem kaza borcu ödenir, hem de nafile namaz sevabına kavuşur. Kuşluk, evvabin, teheccüd, tehıyyet-ül-mescid namazlarını kılarken, mesela, (ilk kazaya kalmış sabah namazının farzına ve kuşluk namazını kılmaya) diye niyet etmelidir. Böylece hem kaza borcu ödenmiş, hem de adı geçen nafile namazlar kılınmış olur.
(N.Fıkhıyye)

Hiç kazası olmayan kimsenin de kaza namazı kılması caizdir. (Redd-ül-muhtar, Hindiyye)


 


Sünnet kılarken kazaya da niyet edince kaza da sünnet de kılınmış olur. (Necat-ül müminin s.90)

Sünnet kılarken kazaya da niyet gerekir. (Ramiz-ül-mülk Trablus Fetva emini)
 

Sünnet, farzdan başka kılınan namaz demek olduğu için, sünnetin kazaya benzerliği tehıyyat-ül-mescid namazının farza benzerliği gibidir. Yani, sünnet kılarken vaktin farzına niyet edilmez ama, kazaya kalmış bir namaza veya başka bir nafileye de niyet edilebilir.
(İslam Ahlakı, Tahtavi)

Sünnet yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Vaktin farzını kılarken, sünnete de niyet edilirse, sünnet sahih olmaz. Fakat, kaza kılarken sünnete de niyet etmek sahih olur.
(Eşbah)


Öğle sünnetini kılmadan önce (4 rekat namaz kılmak nezrim olsun) dense, sonra nezir olarak kılınsa, hem vacip sevabı kazanır, hem de öğle namazının sünneti kılınmış olur. Kulun, kendine vacip ettiği namazı kılması ile, sünnet terk edilmiş olmayınca, farz olan namazı kılınınca, sünnet elbette terk edilmiş olmaz. Hem kaza kılınmış olur, hem de sünnet kılınmış olur. (Seadet-i Ebediyye)

Sünnetler yerine kaza kılan, sünneti terk etmiş olmaz. Çünkü Peygamber efendimiz, farzın yanında nafile namaz da kılardı. Kıldıkları bize sünnet olmuştur. Beş vakit namazın sünnetlerini kılmaktan maksat, o vakit içinde, farzdan başka bir namaz daha kılmaktır. Farzın yanında kaza kılınca yine sünnet kılınmış oluyor. Sadece farz kılıp yanında hiçbir şey kılmayan, ancak o zaman sünneti terk etmiş olur. (Nevadir-i Fıkhiye)


Hazret-i Ebu Bekir, Hazret-i Ömer'e yaptığı vasiyette buyurdu ki:
Üzerinde farz borcu olanın nafile ibadetlerini, Allahü teala kabul etmez. (Kitab-ül Harac)


İmam-ı Rabbani hazretleri buyuruyor ki:
Zekat niyeti ile fakire bir altın vermek, yüz bin altın sadaka vermekten daha sevaptır. Çünkü zekat vermek, farzı yapmaktır. Sadakalar ise, nafile ibadettir. Farz ibadetin yanında nafile ibadetlerin hiç kıymeti yoktur. Deniz yanında, damla bile değildir. Şeytan aldatarak, kazaları kıldırtmayıp ve zekat verdirmeyip, nafileleri güzel gösteriyor.
(3/17)
İnsanı Allahü teâlânın rızasına kavuşturacak işler, farzlar ve nafilelerdir. Farzların yanında nafilelerin hiç kıymeti yoktur. Bir farzı vaktinde yapmak, bin yıl nafile ibadetten daha çok faydalıdır. Hangi nafile olursa olsun, ne kadar halis niyetle yapılırsa yapılsın hepsi böyledir.  (1/29)

Bir hadis-i şerifte, (Allah’ın bir kulunu sevmemesi, onun faydasız şeylerle uğraşmasından anlaşılır) buyuruluyor. Bir farzı yapmayıp, bir nafile ibadeti yapmak da, boşuna uğraşmaktır. (1/123)

Nafilenin kıymeti, farzın yanında hiç gibidir, okyanus yanında bir damla gibi bile değildir. Sünnet de farzın yanında okyanus yanındaki bir damla su gibidir. (1/260)Dikkat edilmişse, (Nafile, farzın yanında denizde damladır) denmiyor, (damla bile değildir) deniyor, (hiç kıymeti yok) deniyor.

Tamam yapılmamış olan namaz, zekat ve başka farzlar, nafilelerle tamamlanır) hadis-i şerifini İbni Âbidin hazretleri şöyle açıklıyor: İmam-ı Beyheki, "Bu hadis-i şerif, yapılmış olan farzlar içindeki sünnetler noksan kalırsa, nafilelerin bunları tamamlayacağını bildirmektedir. Yoksa yapılmamış farzların yerine nafilelerin geçeceğini bildirmiyor" dedi. Şu halde, nafileler, terkedilmiş olan farzları değil, noksan olarak kılınan namazlardaki kusurları tamamlar. (Redd-ül muhtar)

İnsan kusursuz iş yapamaz. Nafileler farzlarda olan kusurları tamamlar. Kurtuluş ise, farzları noksansız yapmaktadır. Kaza namazını geciktirmek büyük günah olur. Kaza geciktikçe; günahlar katlanarak artar, sayılamayacak kadar çoğalır. Hadis-i şerifte, (Bir farz namazı özürsüz kılmayan, 80 hukbe Cehennemde kalacaktır) buyuruluyor.
(Tergib-üs salât)

Farz namazları kazaya bırakmak büyük günahtır. Kaza etmeye gücü varken kaza etmezse, ayrıca büyük bir günah daha işlemiş olur. (Kebair ve segair)

Müslim
'deki bir hadis-i şerifte, (Farzlardan sonra en faziletli namaz, gece [teheccüd] namazıdır) buyuruldu. Bir kimse, ömründe hiç teheccüd kılmasa, ahirette hiçbir ceza verilmez. Çünkü nafiledir. Bir hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Farz namaz borcu olanın, nafilesi kabul olmaz.) [Dürret-ül fahire, Fütuh-ul-gayb, Zahire-i Fıkh]

Yine Ruh-ul-beyan’da Enam suresinin 165. âyetinin tefsirindeki hadis-i şerifte bildiriliyor ki:
Kıyamet gününde hesaba çekilmek üzere, haram yollardan mal edinip haramlara harcayan biri getirilir. (Bunu Cehenneme götürün) denilir. Helal yollardan mal edinip helal yerlere harcayan biri getirilerek hesaba çekilir. Ona denir ki:
(Bu malları kazanırken ve sarf ederken üzerine farz olan bir namazı vaktinde kılmamış veya namazın rüku, secde ve abdestte farzları tam yapmamış olabilirsin.)
Kul der ki: (Ya Rabbi helalden kazanıp helal yerlere harcadım, hiçbir farzı zayi etmedim.)

Tekrar denir ki: (Bu kazançlarınla mal, mülk, makam ve binek elde ettin onunla övünüp, verilmesini emrettiğim hak sahiplerine, mahrem akrabalara, yetimlere, yoksullara ve yolda kalmışlara vermemiş olabilirsin.)
Kul der ki: (Ya Rabbi helal yollardan kazandım ve helal yollarda harcadım bana farz ettiğin hiçbir farzı zayi etmedim, farzları yerine getirirken ihlasıma halel getirmedim malımla övünmedim, vermemi emrettiğin her şeyi zayi etmeden verdim.)

Bu zengin adamdan yardım görenler [zekat v.s. alanlar] huzura getirilip yüzleştirilir onlar derler ki: (Ya Rabbi aramızda ona mal verip zengin ettin ve ona [zekat v.s.] vermesi için emrettin. O da hiçbir farzda noksanlık yapmadan, hileye kaçmadan bize verdi.) Ve böyle sorguya devam edilir. (Ruh-ul-beyân 3/132)

Dikkat edilirse hep farzdan sual ediliyor. Allahü teâlâ, (Farz ile bana yaklaşıldığı gibi, hiçbir şeyle yaklaşılamaz) buyururken, Resulü de, (Kazası olanın, kıldığı nafilesi kabul olmaz) buyururken, âlimler, “sünnet ve nafileler, farzın yanında denizde damla bile değil” buyururken, farz borcu varken nafilelerle meşgul olmak ahmaklık olmaz mı? 
İsmail Hakkı Bursevi hazretleri buyuruyor ki:
Bazı avamın [cahillerin] iddia ettiği gibi farzı bırakıp da nafileyle uğraşmalarının, mesela, evvabin namazının farz kazaların yerine geçeceğini iddia etmelerinin dinde yeri yoktur. (Ruh-ul-beyân 3/127)


Orijinal Vesikalar - 1

ORJİNAL VESİKALAR 2

 
 
ORJİNAL VESİKALAR 3

 
 
 

 
  Bugün 41 ziyaretçi (142 klik) kişi burdaydı! gullerinefendisi1.tr.gg  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol