İlmin Fazileti
İlmin faziletini bildiren çok âyet-i kerimeler, hadis-i şerifler, sahabe ve âlimlerin sözleri vardır.
Bazı âyetler şöyledir:
-"Allah, melekler ve ilim sahipleri Allah'tan başka ilâh bulunmadığına ve O'nun adaletle hükmettiğine şâhidlik ederler. O'ndan başka ilâh yoktur ve O aziz ve hakimdir." (Âl-i İmran, 18). Bu âyette Allah Teâlâ kendi birliğine ve adaletine kendi zatını, melekleri ve ilim ehlini şâhid göstermiştir. Hiç şüphe yoktur ki, böyle önemli iki konuda âlimlerin Allah Teâlâ ve melekleri yanında şâhid gösterilmeleri onlar için çok büyük bir şeref, üstünlük ve yüceliktir.
-"Allah, iman eden ve kendilerine ilim verilen kimseleri derecelerle yükseltir." (Mücâdele, 11). Abdullah İbni Abbas (ra) şunu söylemiştir: "Alimler, (cennette) diğer müminlerden yedi yüz derece üstündürler. Bu derecelerden her ikisi arasındaki mesafe beş yüz senedir."
-"De ki, bilenlerle bilmeyenler bir olurlar mı?" (Zümer, 9)
-"Allah'a karşı gerçek huşu ve haşyeti ancak âlimler gösterirler." (Fâtır, 28)
-"De ki, benimle sizin aranızda şâhid olarak Allah ve yanında kitap ilmi olanlar yeterlidirler."( Ra'd, 43)
-"Yanında kitaptan ilim bulunan dedi ki, onu ben sana getireceğim." (Neml, 41). Bu âyet, sözü edilen zatın bu zor işi (Belkıs'ın tahtını bir anda Yemen'den alıp Hz. Süleyman'ın önüne koyma işini) ilim kuvvetiyle gerçekleştirdiğini bildiriyor.
-"Kendilerine ilim verilmiş olanlar ise, "Yazıklar olsun size! İman edip sâlih amel işleyenler için Allah'ın mükâfatı daha hayırlıdır. Buna da ancak (geçici şeylere karşı) sabredenler kavuşabilirler." dediler." (Kasas, 80). Bu âyet; iman, sâlih amel ve sabrın âhiretteki büyük mükâfatını ancak âlimlerin anlayabildiklerini gösteriyor.
-"Biz bu misâlleri insanlar için veriyoruz. Fakat onları ancak âlimler anlayabilirler." (Ankebût, 43)
- "Onlar olayı Peygambere ve ilim sahiplerine götürselerdi, onun iç yüzüne nüfuz edebilen bunlar onun hakikatini bileceklerdi. Allah'ın üzerinizde lütuf ve merhameti olmasaydı çok az haller dışında şeytana (ve cehalete) uyardınız." (Nisa, 83) Bu âyet, Allah Teâlâ'nın hâdiselerdeki hükmünü bulma işini (ictihadı) âlimlere havale ediyor ve bu hususunda onların rütbelerini peygamberin rütbesine bitiştiriyor.
-"Kur'ân, kendilerine ilim verilenlerin kalplerinde (hafızalarında) tutulan açık âyetlerden ibarettir." (Ankebût, 49)
-"Rahman olan Allah, Kur'ân'ı öğretti; insanı yarattı ve ona beyanı (ilmi) öğretti." (Rahman, 1-4). Allah Teâlâ, bu âyetlerde insanlara Kur'ân'ı ve ilmi öğretmesini nimet ve minnet olarak zikrediyor.
Bu konudaki bazı hadis-i şerifler şöyledir:
-"Allah Teâlâ kime iyilik dilerse, onu dinde ilim sahibi yapar ve ona rüşdü (doğru olanı) ilham eder." (Müttefekun aleyh. Not: "Müttefekun aleyh" sözü, Buharî ve Müslim'in birlikte rivayet ettikleri hadisler için kullanılır.)
-"Âlimler peygamberlerin vârisleridirler." (Ebu Dâvûd, Tirmizî, İbni Mâce). Peygamberlik en büyük mertebe olduğu için, bu mertebeye ilim yoluyla vâris olmak da en büyük şereftir.
-"Göklerde ve yerde olanlar âlimler için istiğfar ederler." (Bu, geçen hadisin devamıdır.) Göklerde ve yerde olanların kendileri için istiğfar etmeleri âlimlerin yüksek mertebelerinden dolayıdır.
-"Câhiliyet döneminde üstün olanlar, ilim öğrenirlerse İslâm döneminde de üstün olurlar." (Müttefekun aleyh) Câhiliyet döneminde insanlar nüfusları, güçleri ve servetleriyle üstün sayılırlardı. İslâm dini bu şeylerdeki üstünlüğü ilim şartına bağladı.
-"Âlimin âlim olmayan âbid (kendini ibadete veren) üzerindeki üstünlüğü, benim en alt derecedeki ashabım üzerindeki üstünlüğü gibidir." (Tirmizî)
-"Âlimin âbide göre üstünlüğü, dolunayın diğer yıldızlara göre üstünlüğü gibidir." (Ebu Dâvûd, Tirmizî, Nesâî)
-"Kıyâmet gününde üç sınıf insan şefaat ederler. Bunlar peygamberler, âlimler ve şehidlerdir." (İbni Mâce)
-"Dini bilen bir âlim, şeytana karşı bin âbidten daha güçlüdür. Bu dinin direği din bilgisidir." (Tirmizî, İbni Mâce, Taberî/el-Evsat)
-"Hayra delâlet eden (onu öğreten, gösteren, teşvik eden), onu yapan gibidir (onun sevabı kadar sevap alır). (Müslim, Tirmizî)
-"Dünyada yalnızca iki kişi gıpta edilmeye değer. Bunlardan birisi, Allah Teâlâ'nın kendisine verdiği ilimle amel eden ve onu öğretendir." (Müttefekun Aleyh)
Allah Rasûlü’ne nisbet edilen bir sözde şöyle denilmiştir: "Allah benim halifelerime merhamet etsin. Benim halifelerim, benim sünnetimi ihya eden ve onu öğreten kimselerdir." Allah Rasûlü’nün sünneti ilimdir.
Ashâb ve diğer din büyüklerinin ilmin fazileti hakkındaki bazı sözleri şöyledir:
"-İlim, şerefli olanın şerefini yükseltir; köleyi sultan derecesine çıkarır."
"-İnsanların en yararlısı âlim olandır. O, kendisine de başkalarına da yarar sağlar."
"-İmanın libası takva, süsü haya (utanma), meyvesi ilimdir."
"-Peygambere en yakın olanlar âlimler ve şehidlerdir. Âlimler ilim ile, şehidler silah ile onun dinini korurlar."
"-Bir kabilenin ölümü bir âlimin ölümünden daha az bir kayıptır."
"-Allah, kendi dinini öğrenmeye çalışanın sorunlarını çözer ve onu ummadığı yerden besler."
"-Beni Allah Teâlâ'ya yaklaştıran bir ilim öğrenmediğim gün, üzerime güneş doğmasın."
"-İbadetin en yararlısı din ilmini öğrenmektir."
"-Din ilmi olursa az bir amel de fayda verir. İlim olmazsa çok olan amel de faydasızdır."
"-Bir insana Kur'ân ilmi verilir de kendisi başkalarına daha iyi şeylerin verildiğini düşünürse, Allah'ın büyüttüğü şeyi küçültmüş ve nimete karşı nankörlük etmiş olur."
Hz. Ali (ra) şöyle demiştir: "Ey Kümeyl! İlim amelden üstündür. İlim seni korur; malı ise sen korursun. İlim vermekle artar; mal ise bununla azalır.", "Bir âlim öldüğü zaman, onun bıraktığı boşluğu ancak kendisi gibi bir âlim doldurabilir."
Hz. Ali şiir diliyle de şunu söylemiştir:
"Üstünlük ilim ehli içindir
Onlar hidayet üzerindedirler ve hidayet arayanlara kılavuzdurlar
Her insanın değeri ilmi kadardır
Âlimin değerini bilmeyenler câhillerdir
Seni diri tutan ilmi öğren
Câhiller ölü, âlimler diridirler"
Abdullah İbni Mübarek şöyle demiştir: "Gerçek insanlar âlim olanlardır; gerçek sultanlar zâhid olanlardır. En müflis ve sefil varlıklar da dini dünyaya âlet edenlerdir."
İnsanı hayvanlardan üstün kılan özellik ilimdir. İnsan, bu özelliği sayesinde üstün varlık (insan) olmuştur. Çünkü kuvvet itibarıyla deve ondan üstündür; cüsse itibarıyla fil ondan büyüktür; cesaret itibarıyla yırtıcı hayvan ondan ileridir; yeme itibarıyla sığır, cinsel ilişki itibarıyla da kuş ondan öndedir.
Feth el-Musilî şöyle demiştir: "Hasta yemeksiz, susuz ve ilaçsız kalırsa öldüğü gibi, kalb de ilim ve hikmetsiz kalırsa ölür."
Evet, gerçekten de kalbin gıdası ilim ve hikmettir. O bunlarla hayat bulur. Bu sebeple, ilimsiz kalan kalb önce hastalanır, bu hal devam ederse o zaman da ölür. Ancak, sahibi onun ölümünü hissetmez. Çünkü dünya sevgisi ve meşguliyeti narkoz gibi onun manevî duyarlılığını bozup iptal etmiştir. Kendisi ölüp bu narkozun tesirinden kurtulunca kalbinin ölmüş olduğunu görür ve bundan dolayı büyük bir elem duyar. Fakat artık iş işten geçmiştir. İnsanlar bu dünyada uykuda oldukları için hakikî kayıplarını bilmezler. Ölmek suretiyle bu uykudan uyanınca tatlı ve acı bütün gerçeklerle karşılaşırlar.
Abdullah İbni Mes’ûd (ra) şöyle demiştir: "İlim kalkmadan onu öğrenmeye çalışın. Allah'a yemin ederim, din yolunda şehid düşenler, kıyâmet gününde âlim olarak diriltilmiş olmayı temenni ederler. Çünkü, âlimlerin kendilerinden üstün olduklarını görürler. Kimse âlim olarak doğmaz. İlim, öğrenmek (ve çaba) ile kazanılır."
Abdullah İbni Abbas (ra) şöyle demiştir: "Gecenin bir kısmını ilim müzakeresiyle geçirmeyi bütün geceyi ibadetle geçirmekten daha çok severim."
Hasan el-Basrî şöyle demiştir: "Rabbimiz! Bize dünyada güzel olan şeyi, âhirette de güzel olan şeyi ver." (Bakara, 201) ayetindeki birinci güzel şey ilim ve ona göre ameldir, ikinci güzel şey ise cennettir.
Ahnef şöyle demiştir: "İlim ile desteklenmeyen her türlü nimet elden çıkmaya mahkûmdur. İlim fakir için mal, zengin için cemal ve güzelliktir."
Lokman Hekim'in oğluna şöyle vasiyette bulunduğu söylenir: "Yavrucuğum! İlim meclis ve sohbetlerine devam et. Çünkü Allah Teâlâ, toprağı gök sularıyla dirilttiği gibi, kalpleri de ilim ve hikmet nurlarıyla diriltir."
Bir yerde âlimler az, bilmeden konuşanlar çok ise, orada ilim tahsili amelden çok daha önemli ve önceliklidir.