Önce kibrin zararını bildirelim. Kibir, âyet-i kerime ve hadis-i şeriflerle kötülenen, en büyük günahlardan biridir. İki âyet-i kerime meali şöyledir:
(Cehennem, kibirliler için ne çirkin ve ne kötü bir yerdir.) [Nahl 29]
(Allah, kibredenleri sevmez.) [Nahl 23]
Hadis-i şeriflerde de buyuruluyor ki:
(En şerliniz, katı kalbli ve kibirli olandır.) [İ. Ahmed]
(Kibirli, ahirette Allahü teâlâyı gazaplı bulur.) [Buhari]
(Allahü teâlâ, kibirliyi alçaltır, tevazu sahibini yükseltir.) [Taberani]
(Kibirli, Cehennemin en derin ve azabı en şiddetli olan Bolis çukuruna atılır.) [İ. Ahlakı]
Kibir, kötü huydur, haramdır. Allahü teâlâyı unutmanın alametidir. Kibirli olan, salih insan olamaz. Kibirli değilim diyen, kibirlidir. Kibir her iyiliğe engeldir, her kötülüğün anahtarıdır.
Kibirlideki kötü huylardan bazıları:
Hıkd: Başkalarına karşı kin ve düşmanlık besler, onlardan nefret eder.
Gazap: Olaylara tez sinirlenir, öfkesini yenemez, kalb kırar.
Haset: Sevmediği kimsede bulunan nimetleri kıskanır.
Riya: İbadetini göstererek sevgi toplamaya çalışır.
Hicr: Beğenmediği kimselere dargın durur, küser.
Şematet: Başkasına gelen belaya sevinir.
Gadr: Verdiği sözde durmaz.
Ucub: Yaptığı ibadetleri beğenir. İmam-ı Gazali hazretleri, Necm suresinin, (Nefsinizi tezkiye etmeyin) meâlindeki 32. âyet-i kerimesinin tefsirinde, (Bir iyilik yapınca, bunu ben yaptım deme, onu iyilik sanma! Onu iyilik sanmak, kendini beğenmektir) buyurdu.
Hıyanet: Kendini emin, güvenilir tanıttıktan sonra, o emniyeti bozucu iş yapar.
Suizan: Mümin kardeşinin kusurlarını araştırır, onun günah işlediğini zanneder. Kendi ayıplarını görmeyip başkalarının kusurlarıyla meşgul olur.
Kibre sebep olanlar
Bu vasıfların biri veya birkaçına sahip olan kimse kibirlenebilir:
İlim: Genelde az çok ilmi olanlar, diğer insanları, hayvan gibi, ot gibi görür. Kendini de, kuru fasulye gibi nimetten sayarak kibirlenir. İki hadis-i şerif meali:
(Âlimim diyen cahildir.) [Taberani]
(Toplantılarda ilimle üstünlük taslayanın gideceği yer, Cehennemdir.) [İbni Mace]
İbadet: Genelde ibadet edenler, yaptıkları ibadetlerin noksanlıklarına, kabul olup olmadığına bakmadan, ibadet ettiği için büyüklenir.
Soy: Bize falancalar derler diyerek soyuyla övünür. Bir kimse imansızsa, babası peygamber olsa da, ona faydası olmaz. Nuh aleyhisselamın oğlu Kenan, Âdem aleyhisselamın oğlu Kabil, babaları peygamberken, cehennemlik oldu. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:
(Bir kişi, kötüyse, soyunun üstünlüğü, ahirette ona fayda vermez.) [Taberani]
(Soyuyla övünen, rahmet-i ilahiden uzaktır, Cehennem odunudur.) [Tirmizi]
Soyuyla üstünlük taslayan biri, “Ben falancanın oğlu filanım. Ya sen kimsin?” dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz buyurdu ki
(Hazret-i Musa’nın yanında iki kişi, soylarıyla övünmeye başladı. Biri ecdadını 9 göbek geriye doğru saydı. Allahü teâlâ, Hazret-i Musa’ya, “Ona söyle, iftihar ettiği 9 kişi Cehennemdedir. Kendi de onuncusudur” diye vahyetmiştir.) [İ. Ahmed]
Güzellik: Genelde kadınlar, güzellikleriyle övünürler. Erkeklerden yakışıklıyım diye gururlananlar olur. (O güzelliği ben, kendime kendim vermedim) diyerek kibirden sakınmalıdır.
Kuvvet: Kimi güçlü kuvvetlidir, pehlivandır, sıktığı taşın suyunu çıkarır. Sanki bu kuvveti, Allahü teâlâ değil de, kendisi kendine vermiş gibi, kuvvetiyle büyüklük taslar.
Servet: Malının çokluğuyla övünenler de olur. Karun gibi nice zenginler, mallarıyla birlikte helak olmuş, Cehenneme gitmiştir. Malla övünmek de, cahilliktir.
Mevki: Kimi müdürdür, reistir, kraldır, makamıyla övünür. Firavun, Nemrut gibi nice krallar, kibirleri yüzünden Cehenneme gittiler.
Yakınların çokluğu: Kimi de, yakınlarının, akrabalarının çokluğuyla övünür, onlara güvenir. Benim arkam var der. Allahü teâlâyı bırakıp da, kendi gibi acizlerle övünüp, onlara güvenenin hâli kötüdür.
Neleri yapmak kibir olur?
Şimdi hangi işlerin kibirden olduğuna örnekler verelim:
1- Sual soramamak kibirden kaynaklanır. Kibirli, sual sormayı, bilmemenin alameti kabul eder. Sual sorarsam bilmediğim meydana çıkar der. Sual sormada bir de muhtaçlık vardır. Ben ona niye muhtaç olayım ki der.
Bir arkadaş, çok lüzumlu bir şey için sual sormaya geldi. (Şunun cevabı nedir?) diyemedi de, (Sen otuz sene hocamıza soru sordun, belki bu meseleyi de sormuş olabilirsin. Sormuşsan şu sualin cevabı nedir?) dedi. Ben de, cevabını bildiğim halde, onun tutumundan dolayı, (Hocamıza sorduğumuz suallere bakayım, varsa size bildiririm) dedim. Böyle sual soramamak kibir alametidir. Hep kendisine sual sorulmasını, başkasına sorulmamasını istemek de, kibirdendir.
2- Yol sormaktan çekinmekte de kibir kokusu vardır. Yol soramamak, sual soramamak, ayıplanma, kınanma korkusundan ileri gelir. Bu da kibirdendir.
3- Bu fakir, bu aciz, bu günahkâr dediği halde, azıcık tenkit edilince öfkelenmek, tenkide dayanamamak kibirdendir.
4- Kimi de, âmirinden izin istemeye çekinir. Yirmi yıl önce çok arkadaşla çalıştık. Bazıları çok ihtiyaçları olduğu halde, izin isteyemezlerdi. Birisi, laf arasında, (Şu işimi acele yapmalıyım, saat üçte kayınpederi otogardan alacağım) diyerek izinsiz ayrılmadığını duyurmaya çalışırdı. İzin istese sanki büyüklüğüne zarar gelecek.
5- Misafir olduğu evde, birçok imamlığa layık kimse varken, ev sahibi izin vermeden imamlığa geçmek, herkesten çok kendini imamlığa layık görmek kibirdendir.
6- Bir toplantıda, hep kendi konuşmayı istemek, başkalarının söze katılmasından rahatsız olmak, onların kuzu gibi dinlemelerini istemek de kibirdendir.
7- Arkadaşlarının nasihate muhtaç olduğunu sanıp, onlara her fırsatta, bir şeyler anlatmaya çalışmak da kibirdendir.
8- Camide, boşluğu doldur diye başkasına emirler vermek ve emir verilen kimsenin bundan alınması da kibir alametidir.
9- Herkesin birbirine abi demesi âdet olan yerde bile, özellikle emsallerine abi diyememek, sadece ismiyle veya “Ali bey, Veli bey” diye hitap etmek kibirdendir.
10- Tenkide dayanamamak gibi, övülmekten hoşlanmak da kibirdendir.
Bir arkadaş anlattı. Evine 24 tane çay bardağı almış, birisi çatlakmış, görmemiş. Eşi, çatlağı görmedin mi diye ona çıkışmış. O da, (Önce 23 bardak için teşekkür et, sonra o bir bardağın çatlağından bahset) demiş.
Tenkitten çekinmek, iltifat beklemek de kibirden kaynaklanıyor. Mesela bir yazar, yıllarca güzel yazılar yazsa, bir tane de hoşa gitmeyen yazı yazsa, o tenkit edilince, hemen kızıp, (Bu kadar iyi yazıları takdir etmiyor, uygun olmayan birisini görüyorsun) demesi de kibirdendir. Samimi olarak hatasını söyleyenlere teşekkür edememek de kibirdendir.
11- Hakkı kabul etmemek de kibirdendir. Bir şey şöyledir denilse, tevil etmeye çalışır, elli dereden su getirir kabul etmeye yanaşmaz. Hâlbuki hakkı söyleyen çocuk da, cahil de olsa, severek kabul etmelidir. Kabul edememek kibirdendir.
12- Vesvese de kibirdendir. Kendini ihtiyatlı zanneder, herkesin yanlış yaptığını düşünür. Verilen nasihatleri kabul etmez vesvesesine devam eder.
13- Baş olmayı istemek, insanlara emir vermekten hoşlanmak da kibirdendir. Kendini bir veya birkaç yönden başkasından üstün görmek de kibirdendir.
14- Birisinin hatası olunca, onu görüp düzeltmek istemek de genelde kibirdendir.
15- Kendisine tevazu sahibi denmesi için, tevazu gösterisinde bulunmak da kibirdendir. "Buyursunlar efendim" diyerek aşırı tevazu göstermek kibir alametidir. Bendeniz diye konuşmak genelde kibir alametidir. Görüyoruz bazı yazarlar bendeniz diyerek insanlara yol gösteriyor, nasihat ediyor. Bende; köle demektir. Köle nasıl nasihat eder ki, nasıl yol gösterir ki? Ona, şunu şöyle yap dense, kabul etmez. Hani bende yani köle idi? Köle hiç itiraz eder mi? Bu yapılan, tevazu sahibi densin diye kibrini örtmeye çalışmaktan başka şey değildir. Birisinin verdiği nasihati kabul etmez. Sen kim oluyorsun da, bana akıl veriyorsun demek ister. Bendeniz dediği için, bu bir şey bilmiyor diye, ona nasihat vermeye kalkışılır. Onları köle olarak kullanmak için bendeniz dediğini nereden bilsinler?
16- Herkese sıkıntı veren, üzen kimse kibirlidir. Birini diğerine şikâyet eder. Başkalarının kusurlarını söyleyerek, kendisinin böyle olmadığını bildirmek ister. Yani bende böyle kusurlar yok demeye getirmesi kibirdendir.
17- Günahlara tevbe etmeyi geciktirmek, namaz kılmamak, secde etmemek, Allahü teâlâya karşı kibirli olmaktır.
Bu yazının özeti şudur:
Haddini bilmek tevazu, haddini bilmemek kibir alametidir.