|
Gözlerimiz Kimi Gözler
İnsana iki çeşit göz verilmiştir. Biri başta, diğeri kalptedir. Kalpteki göze kap gözü, manevi göz, gönül gözü veya basiret gözü de denir. Biri dünya işlerini, diğeri ise din ve ahiret işlerini görmek için verilmiştir.
Görme deyince sadece baş gözü, bilme deyince sadece akıl düşünülmesin. Öyle olursa, ALLAH'ın varlığı başta olmak üzere pek çok hakikat bilinemez, gayba iman oratdan kalkar. Çünkü her mümin gayba, kalbi ile iman etmektedir. Zaten gaybe ait şeyleri kalp anlar ve kabul eder. Akıl tek başına hakikatı bulamaz, ancak ilahi nurla aydınlanınca hak yolda kalbe yardımcı olur. Şeytanın ve nefsin elinde esir olan akıl ise nurunu yitirir,sadece maddeyi tanır, nefsin keyfine hizmet eder.
Asıl körlük
Kalp gözünün kör olması insan için en büyük hastalıktır. Bu böyle bir körlüktür ki, kalbi inkar ve gaflet karanlığı içinde insana dünya dolusu mucize harika gösterilirse hakikatini görmez; ölüler dirilip hakkı haykırsa ne dediklerini anlamaz. Onu ancak nur diriltir, rahmet uyandırır, tevbe temizler.
İnsanı diğer canlılardan ayıran kalbidir. Kalbi özel yapan ise Yüce Yaratıcı'nın ona verdiği görevdir.Bu asil görev, ilahi marifet ve muhabbettir. Kalbe, göze, kulağa ve diğer azalara verilen asli görevleri bilmeyen ve yapmayan kİmseyi, Yüce ALLAH kınamış ve onun hayvanlardan aşağı bir hale düşeceğini haber vermiştir(A'raf, 179)
Her insan kendisine verilen göz cevherlerini tanımalı ve edebince kullanmalıdır. Nimetin şükrü budur. Şimdi bu iki gözü biraz tanıyalım:
Kalp gözü, baş gözü
Alimlerimiz baş gözüyle, kalp gözünün farklı özellik ve kabiliyetlere sahip olduğunu belirmişlerdir.
Bunları şöyle özetlemek mümkündür.
*Baş gözü, kendini görmez, bilmez ve idrak etmez.
Kalp gözü ise, kendi varlığını bilir ve görür.
*Baş gözü her şeyi göremez. Görme alanı sınırlıdır. Görmesi için ayrıca bir aydınlık ve ışık lazımdır.
Kalp gözü ise, kendine has özel bir nura sahiptir, görüş alanı çok geniştir. Onun için gece ile gündüzün bir farkı yoktur. İlahi izinle, var olan bütün şeyleri görebilir. Mesela, Arş'ı, melekleri, gökleri, yerleri, insanın iç alemini seyredebilir.
*Baş gözü, perde gerisini göremez, önündeki engeli aşamaz.
Kalp gözü ise engele takılmaz, maddi şeyler onu perdelemez. İlahi nurla aydınlanmış, açılmış, desteklenmiş ve kendisine izin verilmiş bir kalp, göklerin ötesini, bulutların üstünü, yerin altını, dağların arkasını, denizlerin içini görebilir.
*Baş gözü aynı anda bir çok şeyi göremez, gördüğü bir şey onu diğer şeylerden alıkoyar. Mesela insanın yüzüne baksa, aynı anda elini veya ayağını göremez.
Kalp gözü ise aynı anda bir çok şeyi görebilir, aynı anda çok şeye ulaşabilir, onları birbirine karıştırmadan ayırır, tanır, ilgilenir. Kalp, varlıkları ilahi bir nur ile görmekte, bilmekte ve idrak etmektedir. Nur ile insan kalbi bir anda bütün alemi dolaşabilir, yerde iken Arş'a ulaşabilir. Nur ile manevi gözü açılan kalp çok özel bir hıza, kuvvete ve yetkiye sahip olur.
*Baş gözü, sadece önünde olan şeyleri görür, yön ile sınırlıdır. Hangi yöne bakarsa o yöndeki şeylri görür, o da belirli bir mesafede olur. Çok uzakta olanı görmrdiği gibi, çok yakınıda olanı da görmez.
Kalp gözü ise önünü gördüğü gibi, arkasında olanı da görür. Onun için uzak yakın ayırımı olmadığı gibi, ön-arka, alt-üst,
sağ-sol, gibi yön ayırımı da olmaz.
*Baş gözü hastalık, ihtiyarlık gibi bir sebeple zayıfladığı zaman görüşü azalır, bazen hepten kapanır.
Kalp gözü ise durmadan nurlanır, açılır, görüşü parlar, kuvvetlenir. Maddi arızalar ona bir zarar vermez.
*Baş gözü maddi şeyleri görür, manevi ve sırlı şeyleri göremez.
Manevi kalp gözü ise hem maddi hem manevi şeyleri görür. Mesela kalp gözü, bir insanın yüzü gibi, aklını, ilmini, kalbindeki düşünceyi, sevgiyi, iyi veya kötü niyetini, içindeki kinini ve hasedini görebilir.
Mana alemi kalp gözüyle seyredilir. İlahi tecelliler kalp gözüyle müşahade edilir. Melekler kalp gözüyle görülür. Vahiy ve ilham nurlanmış kalple alınır.
*Kafa gözü, yanılır, varlıkları farklı algılar; sakin olanı hareketli, hareketli bir şeyi sakin görür. Mesela dünyanın güneşten çok büyük olduğunu zanneder. Gemide otururken, gemiyi sakin, sahili hareket halinde algılar.
Akıl ve kalp gözü ise işin hakikatini görür, baş gözünün noksan kaldığı ve yanıldığı şeylerde ona yardımcı olur. (Razi, Tefsir-i Kebir; Gazali, Mişkatü'l-Envar)
Yüce ALLAH, cemalini seyir için yarattığı gözlerimizi gafletten korusun.
Dilaver SELVİ
|