KA’BE VE HACERU’L-ESVED HAKKINDA HADİSLER
Hadis- şerifte buyrulmuştur ki; “Muhakkak ki Ka’be, süslenmiş bir gelin gibi haşr olup, mahşere gelecektir Kim onu hac etmişse, onun örtülerine yapışacak, etrafında koşacak; tâ ki cennete girinceye kadar” (22)
Haceru’l-Esved, ki biz buna Hacer-i Es’ad diyoruz Zira “Haceru’l-Esved, cennet taşlarındandır Yeryüzünde ondan başka cennetten gelmiş, hiç bir şey yoktur Vaktiyle o, su gibi bembeyaz idi Onu, (şirk ve küfür gibi) cahiliyet pisliği messetmese (ona yapışmasa) idi (kararmıyacaktı) Ona dokunan her hasta (derdinden) kurtulurdu” (23)
“Hacer-i Esved cennetin beyaz yakut taşlarından biri idi Onu müşriklerin hataları-günahları kararttı O, kıyamet gününde Uhud Dağı kadar büyük olduğu halde haşr olacak (Mahşer yerine gelecek), kim onu istilam etmişse (selâmlamışsa), kim onu öpmüşse onlara şahitlik edecektir” (24)
Hacer-i Esved’i Peygamberimiz (sav) çok kerre öperlerdi
BİR KISSA
Bir gün Hz Ömer hem Haceru’l-Esved’i öptü ve hem de “Biliyorum, muhakkak ki sen bir taşsın Dolayısıyla ne bir menfaat ne de bir zarar verirsin Eğer Rasûlüllah’ın seni öptüğünü görmemiş olsa idim, ben de seni öpmezdim” dedi Ve o kadar ağladı ki, elbiseleri ıslandı Arkasına döndüğünde Hz Ali’yi gördü ve ona: “Ya Ali! Burada göz yaşı dökülür değil mi? Çünk burada yapılan dualar kabul olunur” dedi
Hz Ali de buyurdular ki: “Ya Ömer! Bu taşın faydası da var, zararı da vardır Çünkü ben Rasûlüllah’tan duydum, buyurdu ki: Ne zamanki Hz Allah insanlardan âlem-i ervah’ta ahid aldı, o ahdi yazdı ve bu taşın içine koydu İşte bu taş, mü’minlerin ahidlerine vefa edip, ziyaretine geldikleri için yarın onların lehine, kâfirler de gelmedikleri için ve ahidlerini ifâ etmedikleri için, onların da aleyhine şahitlik edecektir” (25)
HACER-İ ES’ADIN KA’BE’YE YERLEŞTİRİLMESİ
Peygamberimiz (sav) daha henüz Rasûl olarak gönderilmeden önce, Mekke’de bir sel felaketi olmuş ve bu felaketten hem Ka’be hem de Hacer-i Es’ad zarar görmüştü Bütün Kureyş toplandılar ve Ka’be’yi yeniden tâmir ettiler Tâ ki Ka’be’nin temellerine kadar indiler ve temel taşını bir küskü ile hareket ettirince, Mekke sallanmaya başladı, artık bundan ötesine izin olmadığını anlayıp, onun üzerine Ka’be’yi yeniden inşa ettiler Artık sıra Hacer-i Es’ad’ı yerine koymaya gelmişti İşte o zaman aralarında kıyamet koptu Çünkü Ka’be’nin o günki dört büyük kabilesi de bu şerefli vazifenin kendi hakları olduğunu iddia ediyordu Bunun için evvela kavga ettiler, sonra da evlerine koşarak evlerinde biriktirdikleri kan çanaklarına ellerini soktular ve bu işi artık kan temizler diyerek, kılınçlarına sarılıp bu yolla halletmek üzere dört bir taraftan Ka’be’ye koştular İşte tam o sırada Peygamberimiz (sav) göründü Onu gören kabileler bir şokla uyanmış gibi hep beraber, “Bak Muhammedü’l-Emin geliyor! O aramızda hakem olsun” dediler Ve bunda ittifak ettiler Peygamberimiz hemen bir yaygı (kilim) getirmelerini emretti O yaygıya mübarek elleriyle Hacer-i Es’ad’ı koydu ve her bir kabilenin ileri gelenlerini yaygının birer ucundan tutturarak mübarek taşın konulacağı yere kadar kaldırttı Ve yine mübarek elleriyle o mübarek taşı yerine koydu Böylece hem mübarek taş pis olan müşriklerin eliyle yerine konmamış, hem de Harem’de akacak kana dur denmiş oldu (M Asım Köksal, İslam Tarihi)
(22) el-Gazali, İhyau Ulûm
(23) Muhtaru’l-Ehadis, Hadis No: 537; bkz İmam Ahmed, Müsned, 1, 307
(24) Muhtaru’l-Ehadis, Hadis No: 538
(25) el-Gazali, İhya, C 1, S 249
|