Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:
Ehl-i sünnet itikadı ve dinimizi öğrendiğimiz zatın Allah adamı olduğuna
inanmak nimeti, çok büyük bir nimettir. Bu çok kıymetli cevher, ancak
kıymetli insanlara nasip olur. Herhangi bir hırsıza, uğursuza nasip olmaz;
fakat bu iman nimetinin kıymeti bilinmezse çok tehlikelidir. Allahü teâlâ,
mealen (Kıymetini bilmezseniz elinizden alırım. Ondan sonra size çok acı
azap ederim) buyuruyor. Bu nimetin kıymetini bilmenin yolu, birbirimizi
sevmektir. Allahü teâlâ, İsa aleyhisselama, (Eğer yerdeki ve gökteki bütün
mahlûklarımın ibadetlerini yapsan, dostlarımı sevmedikçe ve düşmanlarıma
düşmanlık etmedikçe, hiçbir ibadetin makbul değildir) buyurdu. Yani, Allah
için sevmek, Allah için buğzetmek, dinimizin temelidir. Bu iki nimete sahip
olana ne mutlu!
Dünyayı ahirete tercih edenler, Allahü teâlânın nasip ettiği bu cevheri
çöplüğe atmışlardır. Cenab-ı Hak, seçiyor, seviyor, bir cevher veriyor, yani
bu iki nimeti veriyor, hem Ehl-i sünnet itikadını veriyor, hem büyükleri
tanıtıyor; fakat kul, bu cevherin kıymetini bilmeyerek, din kardeşinin
kalbini kırarak veya dünyayı ahirete tercih ederek bu cevheri çöplüğe
atıyor. Suç kimin? Onun; çünkü Allahü teâlâ, ahirette kimse bir bahane
bulmasın diye, her kulunu serbest iradeyle, serbest yarattı. Yine, (Kulum
neyi talep ederse, ben ona kavuşturacak yolları açarım) diye ezelde takdir
etti. Vezir olmak isteyene vezirlik yolunu açar, zengin olmak isteyene
zenginlik yolunu açar, ibadet yapmak isteyene ibadet yolunu açar. Böylece
yarın ahirette hiç kimse, ya Rabbi, ben şöyle yapmak istedim de olmadı
diyemez. İşte bu serbestlik içerisinde, nefs serbest kalırsa, ipinden kopmuş
boğa gibi olur, perişan eder. Sakın, onu serbest bırakmayalım; çünkü Allah
korusun, o azdı mı duracağı yer belli olmaz. Onun için, salihlerle,
büyüklerin kitaplarıyla, kıymetlilerle ve din kardeşlerimizle beraber olmaya
çalışmalıdır.
Doğmak, ölmenin alametidir. (Ya Resulallah, dünya ve ahiretin arası ne kadar
uzundur?) diye sorulduğunda, Peygamber efendimiz cevaben, (Göz açıp
kapayıncaya kadar) buyurdu. Yani ahiret bize çok yakın. (Ya Resulallah, peki
insanın ömrü ne kadardır?) diye sordu. Resulullah, (Rüya kadar) buyurdu.
İnsan rüyada çok şeyler görür, anlatmakla bitiremez. Hâlbuki bilmez ki, o
rüya birkaç dakika veya saniyedir. İşte hadis-i şerifte bildirildiği gibi,
(İnsanlar uykudadır, ölünce uyanırlar.) Yani bilelim ki, uykudayız. Rüyada
insan istediği kadar zengin olsun, istediği kadar fakir olsun, hiçbir
kıymeti yoktur!