Dışa yansıyan olağanüstü haller bir mucize bir keramet olabileceği gibi, bir istidrac, bir sihir, bir illizyon da olabilir. Bunları ayırmak bazı durumlarda daha zordur.
Ancak, İslam alimlerinin bu konuda ölçüleri vardır. Bu ölçülere göre, olağanüstü hal gösteren kişi, Kur’an ve sünnet çizgisinde bir hayat sürüyor, emir ve yasakları titizlikle uyguluyorsa bu kişiden dışa yansıyan olağanüstü haller bir keramet sayılabilir. Eğer, bu kişi Kur’an ve sünnet çizgisinin dışında bir hayat sürüyor ve günahlara bulaşıyorsa hele İslam inanç ve itikadından uzak birisi ise, bundan çıkan olağanüstü haller hiçbir zaman bir keramet olarak değerlendirilmez. Bilakis bir istidrac ve benzeri hakikati olmayan sanatlar olarak görülür. Bu sebepledir ki, İslam alimleri, kerameti, her zaman Salih olmanın ölçüsü olarak kabul etmemişler ve “bir tek istikamet bin keramete müreccahtır” yani “Allah’ın emirleri doğrultusunda bir kez hareket etmek, bin keramet göstermeye tercih edilir” demişlerdir.
Kuşlar havada uçuyor, şeytan bir anda tayy-i mekan edip doğudan batıya gidebiliyor, balıklar denizde yüzebiliyor, ama biz bu varlıklara bu özelliklerden dolayı bir değer vermiyoruz. Dolayısıyla, takva sahibi bir müslüman olmayan herhangi birinin de çeşitli riyazat ve eğitimlerle, bu tip davranışları göstermesi mümkün olmakla birlikte, bu durum o kişiyi, daha ahlaklı, daha dindar ya da daha değerli yapmaz.
|