GÜLCEMAAT DİYARINA HOŞGELDİNİZ
   
  Yeni islami Portaliniz
  FİRAVUNUN CESEDİ
 
Kuran-ı Kerimde Firavunun cesedinin ibret için korunacağı bildiriliyor.(Yunus, 92) Bu nedenle bulunan cesedin Firavuna ait olma ihtimali güçlüdür. Firavunun suda boğulurken secdeye kapandığı Kuranı Kerimde bildirilmektedir. Bu nedenle eğer ceset Firavuna ait ise secde halinde olmalıdır.

Bazı resimlerde secde halinde, bazılarında ise oturur şekilde görünüyor. Aradaki farka gelince, aldığımız haberlere göre ceset ilk bulunduğunda secde halindeymiş. Sonradan Kuranın verdiği haber anlaşılmasın diye sırt üstü yatırıldığı söyleniyor. Eğer her iki resimdeki ceset de Firavuna ait ise, biri secde halindeyken çekilen resmi, diğeri de sırt üstü yatırılmışken çekilen resmidir. Ellerindeki bezlerin ise değişik nedenlerle bulunduktan sonra yapılmış olması mümkündür. Secde halinde çekilmiş olan resmi yıllar önce Zafer Dergisinde yayınlanmıştı.

Firavun’un cesedini ilk defa İngiltere’de görüp, fotoğrafını çekerek Zafer Dergisine gönderen yakından tanıdığımız çok değerli bir arkadaşımız, bir Üniversitede halen görev yapan profesör bir hocamızdır. Bizzat bu olayı kendisinden dinledik. O zaman  aynen Dergide çıktığı gibi secde halindeydi. Daha sonra bu şeklini değiştirmiş olabilirler. Eğer bu değişiklik, teknik bir zorunluluk olarak gerçekleştirilmemişse, kuvvetli bir ihtimalle Kur’an’ın bir i’caz parıltısına hizmet ettiğini görenlerin çabaları sonucu olmuştur.

O dönemlerde, ceset üzerinde yapılmış testler sonucunda, tespit edilen yaşının tarihi itibariyle Hz. Musa dönemine ait olabilecek (2500-3000 yıl önce) tarihlere işaret ettiği ve cesedin de Firavun’a ait olduğu uzmanlarca rapor edilmişti. Ayrıca çıkarıldığı yer de Firavun’un boğulduğu Kızıldenizdi.

Bütün bunların yanında, bu ceset daha meşhur olmadan çok önce, İslam dünyasının yetiştirdiği ender alim ve velilerden biri olan Bediüzaman said Nursi tarafından çok kesin bir ifadeyle, onun bizzat Hz. Musa dönemindeki Firavuna ait olduğunun ifade edilmiş olması, bize kesin kanaat vermektedir.  Özellikle, aynı dönemde yaşayan büyük müfessir Elmalılı Hamdi Yazır ve Bizzat Mısır’da yaşamış olan değerli müfessir Seyyid Kutub’un -Yunus Suresinin ilgili  92. ayetini tefsir ederken- bu olaydan söz etmemeleri, Bediüzaman’ın kesin tavrının manevî boyutunu bir kat daha önemli kılmıştır.

Hz. musa İ.Ö. 1200 yıllarında yasamıs ve hayır ile şer arasındaki mücadele onun zamanında de devam etmiştir.

H.Musa (a.s.) peygamberlikle vazifelendirildikten sonra firavun ile mücadele etmiş ve Hz.Musa 'ya iman eden israil oğlu kabilelerine eza ve cefa uygulanmıştı. Bunu üzerinede Allah hz.musa ve ona olanların mısırdan çıkmalarına müsade etti. Bundan haberdar olan Firavun güçlü bir ordu ile bunları takibe başladı. Hz.Musa bu takipten kurtulmak için cenabı hakkkın izniyle Kızıldeniz kıyısına kadar gelmişti.Önlerinde deniz ve arkalarında firavunun ordusu vardı.İşte bu dehşetli durumdayken Allah'ın emriyle Hz. Musanın bir mucizesi olarak deniz yarıldı ve açılan yoldan geçerek selamet sahiline ulaştılar.

Firavun ve askerleri İsrailoğullarını takip ederken denizin ayrılmış olan sularını dhşetle görmüşler, fakat kin ve düşmalıklarından dolayı bir anlık tereddütden sonra onlarda denizden açılan yola girerek takibe geçmişlerdir. Ancak denizin açılan suların tekrar birleşmeye başlamış ve sonunda firavunla bütün ordusu tek bir kişi bile kurtulamadan sulara gömülmüştür.

Cesed Kızıldenizin kenarında Cebelein mevkiinde bulunmuş ve onu kızgın kumlar arasından 1881 senesinde çıkaran ingiliz araştırma ekibi tarafından müzeye götürülmüştür.

Secde vaziyetinde duran cesedin tüm organlarının tam olduğu, hatta başındaki sararmış saçları ile sakallarının var olduğu görülmüştür. Cesedin en hayret verici özelliği ise mumyalanmamış olmasıdır. Bilindiği gibi mumyalanmış cesedlerin iç organlarının bazıları çıkarılmış ve ilaçlanmış durumdadır. Fakat bu cesede hiç bir işlem yapılmaış ve kimyevi madde kullanılmamıştır.

Karbon 14 denen yöntemle en az 3000 yıllık olduğu kanıtlanmıştır.

Süveyş kanalı açılırken denizin kenarında küçük bir tepecikte bulunmuş ve Londra'ya getirilmiştir.

ALLAH (c.c) Resulu Hz. Musa'nın zamanında ilahlık iddasında bulunan Firavun'un ölümünden 3 bin sene geçmesine rağmen ALLAH (c.c), cesedini ibret olması için çürütmemiştir.

Selam ve dua ile
Firavunun Cesedi
 
  Bugün 25 ziyaretçi (48 klik) kişi burdaydı! gullerinefendisi1.tr.gg  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol